KIŞ HASTALIKLARINDAN KORUNMAK İÇİN ÖNLEMLER

Dengeli ve sağlıklı beslenmek

Uyku düzenine dikkat etmek, yeterince uyumak,

Özellikle su başta olmak üzere yeterli sıvı tüketmek, gazlı içeceklerden kaçınmak,

Demir, çinko, D vitamini gibi mineral ve vitamin seviyelerini kontrol ettirmek,

Elleri sık sık yıkamak ve ağıza, buruna, gözlere sürmemek; çocuklara hijyen kurallarını öğretmek,

Kış hastalıkları en çok solunum yolu ile bulaştığından öpmek yerine karşınızdakine başınızla selam vermek,

Hasta çocukların okula gönderilmemesi, hem diğer çocukları korumak hem de istirahat ve iyileşmenin hızlanması için gereklidir.

Kapalı ve kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca kaçınmak gereklidir
Mikroplar sıcakta kolayca ürediklerinden ortamı aşırı ısıtmamak,

Evi, sınıfları ve bulunulan ortamı düzenli havalandırmak,
Ortamda kullanılan klimaların düzenli bakım ve temizliğini yaptırmak,

Süt çocukluğu döneminde mutlaka bebeğinizi emzirmek ve bağışıklığını ‘doğal antibiyotik’ olan anne sütü ile güçlendirmek,
Çocuğunuzu sigara dumanının bulunduğu ortama sokmamak,
Doktorunuz gerekli görürse grip aşısını yaptırmak.

Sınıfların her teneffüste havalandırılması gereklidir. Özellikle yakın temas ile oyunlar oynayan küçük çocuklarda hastalıkların bulaşması daha sık ve kolay olur, ağza sürülen cisimlerin paylaşılması engellenmeli, ortak alanlar sıkça temizlenmelidir.

Uzm. Dr. Pınar Karadeniz

GRİP – INFLUENZA

İnfluenza birkaç farklı grubu olan bir çeşit virüsdür. İnsanlarda grip enfeksiyonuna en sık neden olan influenza  virüsüdür.

Virüs ile enfekte olan kişilerin konuşurken, hapşırırken veya öksürmesi sırasında havaya saçılan damlacıkların solunması ile, virüsle kirlenmiş yüzeylere temas sonucunda ve eller aracılığı ile kişiden kişiye bulaşır. Virüs bulaştığı yüzeylerde uzun süre canlılığını koruyabilir.

Toplumdaki herkes bu virüs ile karşılaşabilir ve hastalanabilir. 5 yaş altı çocuklar, 65 yaş üstü erişkinler ve kronik hastalığı olanlarda (özellikle  kalp-akciğer hastalıkları, bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler) hastalık daha ağır seyredebilir.

Ani başlayan ateş, kuru öksürük, boğaz ağrısı, burun tıkanması ya da akması, baş ağrısı, gözlerde sulanma-kızarma, kas ağrısı ve halsizlik, ishal bulguları olabilir.

Hastalanan kişilerin bağışık durumlarına göre zatürre, santral sinir sistemi infeksiyonları gibi ağır hastalıklar görülebilir.

Tedavi için influenza virüsüne direkt etkili antiviral ilaçlar bulunmaktadır.

Tedavide antiviral ilaçların yanında ateş düşürücüler-ağrı kesicilerin kullanılması, yatak istirahati, bol sıvı ve c vitamini alınması, hasta odasının sık sık havalandırılması da gereklidir.  Grip viral bir infeksiyon olması nedeni ile antibiyotiklerin tedavide yeri yoktur.

Korunmak için eğer gripli kişi ile temas içinde olan kişilerin maske takması, odanın sık sık havalandırılması, ellerin yıkanması, gripli kişi ile ortak tabak-kaşık gibi malzemelerin kullanılmaması gerekmektedir. Grip olan kişilerle temasta olan kişilerin aynı antiviral ilaçlarla korunmaları mümkündür.

influenzaya karşı virüs aşısı geliştirilmiştir. Aşı hastalığın ağır geçmesini ve komplikasyonlarını önler. Aşı bir sezon önce dolaşan virüslerle hazırlanır. Aşının etkinliği virüsün antijenik yapısını hızlı değiştirmesi nedeniyle ancak %70-90 düzeyindedir

6 ay-5 yaş arasındaki çocuklar, 65 yaş üstü kişiler ,Kronik hastalığı olan (Kronik bronşit, kalp hastalığı, şeker hastalığı vb.) tüm yaş gruplarındaki kişiler,yaşlı bakım evinde kalanlar, Gebeler, Hastalara sağlık hizmeti veren sağlık çalışanları riskli grup oldukları için her sene eylül-kasım ayları arasında aşılanmalıdır

Uzm. Dr. Pınar Karadeniz

AŞI VE TAKİBİ

Aşı günümüzde birey ve toplum sağlığının korunması için bilinen en etkili ve ekonomik yöntemdir.  Aşı ile korunulabilir hastalıkların çocuk ve bebeklerde ortaya çıkmasını engellemek, enfeksiyonlara bağlı hastalık ve ölümleri azaltmaktır. Türkiye’de de Dünya Sağlık Örgütünün politikalarına paralel olarak “Genişletilmiş Bağışıklama Programı” başlatılmıştır.

Süt çocukluğu ve erken çocukluk döneminde bağışıklanmaya verilen önem ergenlik döneminde de aynı hassasiyet ile devam etmelidir.

Bununla beraber etkin ve güvenilir olmalarından dolayı ülkemizde kullanım onayı bulunan ancak ulusal bağışıklama çizelgemizde henüz yer almayan, rotavirüs, meningokok ve human papilloma virus aşılarının ek olarak yapılması önerilmektedir.

Son yıllarda aşıların otizim, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluklarına neden olduğuna dair iddialar bulunmaktadır. Bu durum toplum sağlığı için tehlike oluşturan aşı karşıtı kampanyaları gündeme getirmiştir.

Otizimden, KKK aşısı ve eskiden içerisinde bulunan civa içerikli thimerosal maddesinin sorumlu olduğu düşünülmekte idi. Bu bilgiyi literatürde destekleyen bilimsel yayınlar bulunmaktadır. Aşılama oranlarının düşeceği endişesi ile civa içeren aşıları uygulamadan kaldırmıştır.

Son yıllarda ortaya çıkan aşılama karşıtı görüşler, ülkemizin coğrafi konumundan dolayı göçlere maruz kalması ve aşılanmamış insanlar nedeniyle bulaşıcı hastalıkların salgına dönüşme durumu ve uzun bir aradan sonra ülkemizde ve komşu ülkelerde kızamık salgınlarına neden olmuştur. Bu nedenle ülkemizde 9 ayda ek doz KKK aşısı uygulaması başlatılmıştır.

Uzm. Dr. Pınar Karadeniz

ZATÜRRE

Daha çok kış mevsiminde görülen akciğer dokusunun tek veya iki taraflı enfeksiyonudur.

Yüksek ateş, öksürük, iştahsızlık, halsizlik, sık ve zor nefes alma, bazen de göğüs ile karın ağrısı belirtileri veriyor.

Üst solunum yolu enfeksiyonlarında 3 günden sonra devam eden ateş, solunum sıkıntısı, hırıltılı solunum, taşipne (hızlı nefes alma) göğüs, sırt veya karın ağrısı, genel durumda bozulma ile beslenme güçlüğü sorunlarında mutlaka ÇOCUK DOKTORUNUZA başvurunuz.

Uzm. Dr. Pınar Karadeniz

NEZLE

Çocuklar bir kış boyunca 8-9 kez soğuk algınlığı geçirebiliyorlar. Virüslerin yol açtığı bu hastalık çocuklara bulaştıktan 3-4 gün sonra burun akıntısı ve tıkanıklığı, hapşırma, boğazda kaşıntı hissi, hafif dereceli ateş ve eklem ağrısı ile kendini belli eder. Öksürük bazen 2 -3haftaya uzayabiliyor.

TEDAVİDE ANTİBİYOTİĞİN YERİ YOKTUR.

Çocuğun istirahat etmesi, bol sıvı alması, ortam ısısının iyi ayarlanması ve sağlıklı beslenmesi yeterli geliyor.

Uzm. Dr. Pınar Karadeniz

BOĞAZ ENFEKSİYONLARI ( TONSİLLİT-FARENJİT)

Yüksek ateş, yutma sorunu, boğaz-baş ağrısı ve bazen de öksürük, kusma ve karın ağrısına neden oluyor.

%85-90 NEDEN VİRÜSLERDİR,ANTİBİYOTİK TEDAVİSİNE GEREK YOKTUR.

FAKAT Beta mikrobu varsa ANTİBİYOTİK ŞART. Aksi halde beta enfeksiyonları, kalpten böbreğe ciddi hastalıklara yol açabiliyor.

Uzm. Dr. Pınar Karadeniz

ATEŞLİ ÇOCUĞA YAKLAŞIM

Ateş, vücut sıcaklığının santral sinir sisteminin isteği ve kontrolü altında yükselmesidir. Çocukluk döneminde ateş, en sık karşılaşılan semptomlardan biridir ve ailelerin çocuklarını sağlık kuruluşuna götürme nedenlerinin başında gelmektedir.
Aynı zamanda ateş, iyileşmeyi kolaylaştıran ve hızlandıran, hastalıklara karşı gelişen normal bir fizyolojik yanıttır.

Ateş Ölçmenin Püf Noktaları

Vücut ısısını en doğru veren ölçümlerden biri makattan ölçümdür, fakat makat ölçümü 4 yaş üstü çocuklarda kullanılması önerilmez. Makatın yaralanmasına neden olabilir, ölçümü zordur ve aynı derecenin başkasına kullanılması hastalık bulaştırabilir
Ağızdan ve koltuk altından yapılan ölçümler, gerçek vücut sıcaklığından 0.5 ila 1 derece daha düşük çıkmaktadır.
Ateş ölçümü gün içinde fazla yapıldığında çocuklarda huzursuzluğa neden olur. Bu yüzden gereksiz sıklıkta tekrarlanmamalıdır.

‘Peki kaç derece de nasıl müdahale edeceğiz?’ sorusu en sık sorulan sorudur.

Normal çocuklarda ateşin rutin tedavisi önerilmez.

Ateş, rahatsızlık vericiyse (aktivite seviyesinin azalması, sıvı alımının azalması vb.)   bir antipiretik ajan verilebilir.

Ilık uygulama, Antipiretik ajanlarla elde edilene göre daha hızlı ve daha fazla vücut ısısı düşüşü gereken hipertermik çocuklar için antipiretik tedaviye yardımcı olarak kullanılabilir.

Bu gibi durumlarda, antipiretik ajanlar harici soğutmadan en az 30 dakika önce verilmelidir. Antipiretik ajanlar, termoregülasyon set değerini sıfırlamak için gereklidir, bu olmadan harici soğutma ısının üretiminde bir artışa neden olur.

Uzm. Dr. Pınar Karadeniz

OKUL ÖNCESİ SAĞLIK TARAMASI

Çocuğunuz okula hem fiziksel hem de zihinsel olarak hazır mı?

Çocukların okul öncesinde sağlık taramasından geçirilmesi hem fiziki hem de ruhsal sağlıkları açısından büyük öneme sahiptir. Çünkü okul öncesi sağlık taraması ile mevcut hastalıkların erken teşhisi ve tedavisi ile önlenebilir hastalıklardan daha çabuk kurtulmasını sağlayabilir ve okul başarılarının da kötü yönde etkilenmesinin önüne geçilebilir.

Okul öncesi sağlık taramasının içeriği nasıldır?

Çocuk sağlığı ve hastalıları uzmanınızın aileden çocuğun öz geçmişi ile ilgili bilgiler alınarak başlar. Aileye ‘’ çocuğunun doğumundan şimdiye kadar geçirdiği hastalıkları, bilinen kronik bir hastalığının olup olmadığı, beslenmesi, uyku düzeni, iletişimi, oyun düzeni, yapılan aşıları varsa eksik aşılarının tespiti, büyüme ve gelişiminin değerlendirilmesi, ailedeki kronik hastalıklar gibi sorular ile çocuğun öz ve soy geçmişi hakkında bilgi alınır. Çocuğun aşı bilgileri veya aşı kartı doktorla paylaşılmalıdır. Eksik aşılar varsa okul öncesi dönemde mutlaka yapılmalıdır.

Çocuğun baştan ayağa ayrıntılı sistemik muayenesi, kilo ve boy ölçümü, tansiyonuna bakılmalıdır.

Çocuk uzmanınız tarafından yapılan ilk muayene sonucuna göre bir sorun tespit edilirse soruna yönelik tetkik ve tedaviye geçilmelidir.

Son bir yıl içinde yapılmadıysa tam kan sayımı, demir düzeyi, tam idrar tahlili, tiroid fonksiyon testleri, kan kolesterol-lipid düzeyi, dışkıda parazit incelemesi, açlık kan şekeri düzeyi de bakılmalıdır.

Böylece erken tanı ve tanıya yönelik uygun tedavilerin yapılması toplumda sağlıklı ve başarılı bireylerin artmasına büyük bir katkı sağlayacaktır.

Demir eksikliği anemisi çocuğun çabuk yorulmasına, konsantrasyon kaybına, IQ da düşüşlere sebep olmaktadır, bu nedenle erken teşhis çok önemlidir.

Aileye çocuğun beslenmesi, tuvalet temizliği, uyku düzeni, öz bakımı ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmelidir.

Okul öncesi çocuğunuzun görme ve işitme fonksiyonları mutlaka değerlendirilmelidir.

Yapılan göz taramalarında görme tembelliği, şaşılık, yüksek derece kırma kusurları önceden belirlenebilmektedir.

Çocuklardaki işitme kaybının çoğu, okul çağından önce gelişir ve hem konuşma hem dil gelişiminde gecikmeye neden olur. Bu nedenle okula başlamadan önce bir kulak-burun-boğaz hekimi tarafından çocuğun işitme fonksiyonları tekrardan değerlendirilmelidir.

Uzm. Dr. Pınar Karadeniz

BRONŞİOLİT

En sık 2 yaş altı çocukları etkileyen viral bir  akciğer infeksiyonudur.

Erken doğum, evde sigara içilmesi, kronik akciğer hastalığı, doğumsal kalp hastalığı, hasta kişilerle yakın temas, okula ya da kreşe giden kardeşler başlıca risk faktörleri arasındadır.

İlk başlarda burun akıntısı ve hafif ateşle seyrederken hastalık ilerledikçe akciğerlere inerek solunum sıkıntısı, hızlı nefes alma, göğüste çekilmeler ve hışıltılı solunum gelişebiliyor. Bu belirtilerde mutlaka hekime başvurmak gerekiyor çünkü tedavi edilmezse ciddi solunum sıkıntısı, solunum durması (apne), sıvı kayıpları (dehidratasyon) ve kalp yetmezliği gibi ciddi problemler gelişebiliyor.

Uzm. Dr. Pınar Karadeniz